News

Transcript of Special Briefing on OPERATION SINDOOR (May 07, 2025)

May 07, 2025

Ministry of External Affairs
***

Statement by Foreign Secretary: OPERATION SINDOOR

May 07, 2025

Shri Vikram Misri, Foreign Secretary: Good Morning. Thank you all for joining this briefing.

As you are all aware, on April 22, 2025, Pakistani and Pakistan-trained terrorists belonging to the Lashkar-e-Taiba carried out a savage attack on Indian tourists at Pahalgam in Jammu & Kashmir in India. They murdered 26 people, including one national of Nepal, causing the largest number of civilian casualties in a terrorist attack in India since the 26th November 2008 attacks in Mumbai.

The attack in Pahalgam was marked by extreme barbarity, with the victims mostly killed with head-shots from close range and in front of their families. Family members were deliberately traumatized through the manner of the killing, accompanied by the exhortation that they should take back the message.

The attack was clearly driven by the objective of undermining the normalcy returning to Jammu & Kashmir. In particular, it was designed to impact the mainstay of the economy, tourism, with a record 23 million tourists visiting the valley last year. The calculation, presumably, was that harming growth and development in the Union Territory would help keep it backward and create fertile ground for continued cross-border terrorism from Pakistan.

The manner of the attack was also driven by an objective of provoking communal discord, both in Jammu and Kashmir and the rest of the Nation. It is to the credit of the government and the people of India that these designs were foiled.

A group calling itself The Resistance Front (TRF) has claimed responsibility for the attack. This group is a front for the UN-proscribed Pakistani terrorist group, Lashkar-e-Taiba. It is notable that India had given inputs about the TRF in the half-yearly report to the Monitoring Team of the UN's 1267 Sanctions Committee in May and November 2024, bringing out its role as a cover for Pakistan-based terrorist groups. Earlier too, in December 2023, India had informed the monitoring team about LeT and Jaish-e-Mohammad operating through small terror groups such as the TRF. Pakistan's pressure to remove references to TRF in the April 25 UN Security Council Press Statement is notable in this regard.

Investigations into the Pahalgam terror attack have brought out the communication nodes of terrorists in and to Pakistan. The claims made by The Resistance Front and their reposting by known social media handles of the Lashkar-e-Taiba speak for themselves. Identification of the attackers, based on eyewitness accounts, as well as other information available to law enforcement agencies, has also progressed. Our intelligence has developed an accurate picture of the planners and backers of this team.

The features of this attack also tie in with Pakistan's long track record of perpetrating cross-border terror in India, which is well documented, and beyond question. Pakistan also has a well-deserved reputation as a haven for terrorists from around the world, with internationally proscribed terrorists enjoying impunity there. In addition, Pakistan has been known to wilfully mislead the world and international forums, such as the Financial Action Task Force, on this issue. The Sajid Mir case, in which this terrorist was declared dead and then, in response to international pressure, brought back to life, found alive and arrested, is the most glaring example.

The latest attack in Pahalgam has understandably generated deep anger in Jammu and Kashmir, and in other parts of India. Following the attacks, the Government of India naturally responded with a set of initial measures relating to our engagement with Pakistan. You are all aware of the decisions that were announced on the 23rd of April.

However, it was deemed essential that the perpetrators and planners of the 22nd April attack be brought to justice. Despite a fortnight having passed since the attacks, there has been no demonstrable step from Pakistan to take action against the terrorist infrastructure on its territory or on territory under its control. Instead, all it has indulged in are denials and allegations. Our intelligence monitoring of Pakistan-based terrorist modules indicated that further attacks against India were impending. There was thus a compulsion both to deter and to pre-empt.

Earlier this morning as you would be aware India exercised its right to respond and pre-empt as well as deter more such cross-border attacks. These actions were measured, non-escalatory, proportionate, and responsible. They focused on dismantling the terrorist infrastructure and disabling terrorists likely to be sent across to India.

You would also recall that the Security Council on 25th April 2025 had issued a Press Statement on the Pahalgam terror attack, underlining, and I quote, "The need to hold perpetrators, organisers, financiers and sponsors of this reprehensible act of terrorism accountable and bring them to justice”. India's latest actions should be seen in this context.

Joining me for this briefing on our actions earlier this morning are Colonel Sofia Qureshi and Wing Commander Vyomika Singh. I will request them to share some details regarding OPERATION SINDOOR with all of you.

New Delhi

May 07, 2025

Hindistan Dışişleri Bakanlığı

Dışişleri Sekreteri'nin Basın Açıklaması: OPERATION SINDOOR

Dışişleri Sekreteri Vikram Misri’nin Basın Açıklaması

7 Mayıs 2025

Vikram Misri, Dışişleri Sekreteri: Günaydın. Bu bilgilendirme toplantısına katıldığınız için hepinize teşekkür ederim.

Bildiğiniz üzere, 22 Nisan 2025 tarihinde Pakistanlı ve Pakistan’da eğitilmiş, Leşker-i Tayyibe terör örgütüne mensup teröristler, Hindistan’ın Cammu ve Keşmir bölgesindeki Pahalgam’da Hindistanlı turistlere vahşi bir saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırıda Nepal uyruklu bir kişi de dahil olmak üzere 26 kişiyi katlettiler. Bu olay, 26 Kasım 2008’deki Mumbai saldırılarından bu yana Hindistan’da sivillere yönelik en fazla can kaybının yaşandığı terör saldırısı olmuştur.

Pahalgam’daki saldırı son derece barbarca bir şekilde gerçekleştirilmiştir; kurbanların çoğu yakın mesafeden başlarına ateş edilerek, ailelerinin gözü önünde öldürülmüştür. Aile bireyleri, kurbanların öldürülme şekliyle kasten travmatize edilmiş, bu esnada kendilerine uyarı olarak “mesajı geri götürmeleri” gerektiği söylenmiştir.

Saldırının temel amacı, Cammu ve Keşmir’de yeniden tesis edilen normalleşmeyi baltalamaktır. Özellikle, geçen yıl bölgeyi ziyaret eden rekor düzeydeki 23 milyon turistle ekonominin temel direği olan turizmi hedef almıştır. Bu saldırıyla hesap ettikleri şey bu birlik bölgesinin kalkınmasına ve gelişmesine zarar vererek geriletmek ve Pakistan’dan süregelen sınır ötesi terörizme zemin hazırlamaktı.

Saldırının şekli aynı zamanda Cammu ve Keşmir’de ve Ulusun diğer bölgelerinde toplumsal uyuşmazlık yaratmayı amaçlamıştır. Ancak Hindistan Hükümeti ve Halkı sayesinde bu oyunları bozulmuştur.

Saldırının sorumluluğunu “Direniş Cephesi” (The Resistance Front - TRF) adında bir örgüt üstlenmiştir. Bu grup, Birleşmiş Milletler tarafından yasaklanan Pakistanlı terör örgütü Leşker-i Tayyibe’nin (LeT) bir uzantısıdır. Hindistan, 2024 Mayıs ve Kasım aylarında BM 1267 Yaptırımlar Komitesi’nin İzleme Ekibi’ne sunduğu altı aylık raporlarda TRF’nin Pakistan merkezli terör grupları için bir paravan rolü olduğunu açıkça belirtmiştir. Daha da öncesinde, Aralık 2023’te de Hindistan, LeT ve Ceyş-i Muhammed’in (JeM) TRF gibi küçük gruplar aracılığıyla faaliyet yürüttüğünü bu komiteye bildirmiştir. 25 Nisan tarihli BM Güvenlik Konseyi Basın Açıklamasında TRF’ye yapılan atıfların Pakistan tarafından çıkartılması yönündeki baskılar bu bağlamda dikkat çekicidir.

Pahalgam’daki terör saldırısına ilişkin soruşturmalar, teröristlerin Pakistan’da ve Pakistan’a yönelik iletişim ağlarını ortaya çıkarmıştır. TRF’nin saldırı üstlenmesi ve bu açıklamaların Leşker-i Tayyibe’ye ait olduğu bilinen sosyal medya hesaplarında paylaşılması, durumun açık bir göstergesidir. Görgü tanıklarının ifadeleri ve emniyet birimlerimizin elindeki diğer bilgilere dayanılarak saldırganların kimlikleri tespit edilmektedir. İstihbarat birimlerimiz, bu saldırı timinin planlayıcılarına ve destekçilerine dair net bir tablo oluşturmuştur.

Bu saldırının tüm yönleri, Pakistan’ın Hindistan’a karşı çok uzun süredir sürdürdüğü, belgelenmiş ve şüphe götürmez sınır ötesi terör faaliyetlerinin bir parçası olduğunu göstermektedir. Pakistan ayrıca, dünyanın dört bir yanından gelen teröristlerin sığınak bulduğu, uluslararası düzeyde aranan kişilerin dokunulmazlık içinde keyifle yaşadığı bir ülke olarak da hakedilmis bir üne sahiptir. Ayrıca Pakistan, bu konuda dünyayı ve Mali Eylem Görev Gücü (FATF) gibi uluslararası forumları da kasıtlı olarak yanıltmakla iyi biliniyor. Sajid Mir olayı, bu duruma en çarpıcı örnektir: şöyleki Pakistan, bu teröristi ölü ilan etmiş, ancak daha sonra, uluslararası baskılar sonucunda söz konusu kişi nasıl olduysa hayata geri döndürülerek(!) yaşıyor olarak bulunup tutuklandı.

Pahalgam’daki son saldırı, anlaşılabilir şekilde Cammu ve Keşmir’de ve Hindistan’ın diğer bölgelerinde derin bir öfkeye neden olmuştur. Bu saldırıları takiben Hindistan Hükümeti Pakistan’la ilişkilerimiz konusunda bir dizi başlangıç önlemleriyle doğal olarak karşılık vermiştir. 23 Nisan tarihinde duyurulan kararları hepiniz biliyorsunuz.

Ancak, 22 Nisan saldırısının faillerinin ve planlayıcılarının adalete teslim edilmesi esas kabul edilmiştir. Saldırının üzerinden iki hafta geçmiş olmasına rağmen, Pakistan’dan kendi topraklarında veya kontrolündeki bölgelerde bulunan terör altyapısına karşı harekete geçtiğine dair herhangi bir somut adım atılmamıştır. Bunun yerine tüm yaptığı sadece inkârlar ve suçlamalar olmuştur. Pakistan merkezli terör hücrelerini gözlemleyen istihbarat birimlerimiz Hindistan’a yönelik yeni saldırı tehditlerinin olduğunu tespit etmiştir. Bu nedenle hem caydırma hem de önleme amaçlı adım atmak kaçınılmaz hale gelmiştir.

Bu sabah erken saatlerde, bildiğiniz üzere, Hindistan bu çerçevede daha fazla sınır ötesi saldırılara karşı yanıt verme, önleme ve caydırma hakkını kullanmıştır. Yapılan müdahaleler ölçülüdür, tansiyonu tırmandırıcı olmayan, orantılı ve sorumlu bir şekilde gerçekleştirilmiştir ve bu eylemler, terörist altyapıyı imha etmeye ve Hindistan’a gönderilmesi muhtemel teröristleri etkisiz hale getirmeye odaklıdır.

25 Nisan 2025 tarihinde BM Güvenlik Konseyi’nin Pahalgam terör saldırısına ilişkin yaptığı Basın Açıklamasını hatırlayacaksınız ki orada şu anda alıntılayacağım ifadeye dikkat çekilmiştir: “Bu menfur terör eyleminin failleri, organizatörleri, finansörleri ve destekçilerinin sorumlu bulunarak adalet önüne çıkarılması gerekmektedir.” Hindistan’ın son adımları bu çerçevede değerlendirilmelidir.

Bu sabahki eylemlerimiz hakkındaki bu kısa bilgilendirme toplantısında bana Albay Sofia Qureshi ve Hava Binbaşı Vyomika Singh eşlik etmiş olup gerçekleştirilen bu SİNDOOR OPERASYONU’na ilişkin bazı detayları sizlerle paylaşmaları için sözü onlara bırakacağım.

Yeni Delhi

7 Mayıs 2025

Go to Navigation